2 Temmuz 2010 Cuma

Maç İzlenimleri #57: Hollanda - Brezilya

Ben maçta inanılmaz olan ne bir türlü anlayamadım. Bunu söyleyerek yazıya başlamak istedim. Tamam 1-0 'dan 1-2 oldu, işin içinde bir comeback var ama öyle supercomeback falan da yok. Ya da "Allah'ım Brezilya eleniyor mu ne? İnanamıyorum, gözlerime inanamıyorum"luk bir durum da yok. Yeni Zelanda- Brezilya maçı değil ki inanamıyorsun gözlerine.


Maçın ilk dakikaları dengede giderken, Brezilya Robinho'nun erken golüyle öne geçti. Tipik bir Brezilya maçı gibi başladı. Brezilya, ilk yarı baskılı bir oyun oynamamasına rağmen golü bulur. Daha sonra hemen bir tane daha sıkıştırırdı. Sonra da maç zaten kopardı. Bu sefer de öyle olacak gibi gözüküyordu. Brezilya oyunun kontrolünü elinde tutuyor, Hollanda'ya ise sefilleri oynamak kalıyordu. Diğer Brezilya maçlarından farkı, Hollanda'nın ikinci golü yememiş olmasıydı; evet belki gol yememişti ama gol atmaya dair herhangi bir girişimde de bulunmamıştı. Ama öyle Ömer Üründül'ün abarttığı gibi bir sürü gol pozisyonu da vermedi kalesinde Hollanda.


İkinci yarı aynı ilk yarı gibi başladı. Her iki takım da oyunu rölantiye almış gidiyordu. Hollanda'da biraz daha kıpırtı olsa da yeterli olmayacağı çok açıktı. Ama Juventus'un bombası, bidonların bidonu yine patladı. Halbuki oynadığı ilk iki maçta gayet normal oynayarak beni şaşırtmıştı ve bu maçta da golün asistini yapmıştı. Ama bence açık ara farkla dünyanın en iyi kalecisine bile o golü yedirmeyi başararak kariyerine bir mallık daha eklemiş oldu. Skor eşitlendikten sonra Hollanda kendine geldi, Brezilya ise demoralize oldu. Böyle olunca da Hollanda baskısını arttırdı.  Robben'in etkili oyunuyla yüklenen Hollanda golü kornerden buldu. Kuyt'ın çok güzel aşırttığı topu Sneijder ağlara yolladı ve takımını öne geçirdi. Hollanda, neredeyse adam gibi pozisyona girmeden iki gol bularak öne geçti. Daha sonra "takımına daha fazla zarar veremez herhalde dediğim" Melo, kendi sınırlarını bile zorladı ve Robben'in üzerine basıp çok gereksiz bir kırmızı kart gördü. Bu dakikadan sonra Brezilya'nın toparlanması çok zordu.
Ben maçtan önce Hollanda'nın kazanacağını tahmin ediyordum. Zaten Hollanda daha zayıf rakiplere karşı da öyle inanılmaz pozisyonlara girerek kazanmadı, genelde bir gol atıp sonra üzerine yatıp sonlara doğru bir tane daha atıyorlardı. Ama açık konuşmak gerekirse, bu kadar etkisiz oynayacaklarını da tahmin etmemiştim. Bidon olmasa kazanacakları da yoktu zaten. Brezilya da öyle ahım şahım top oynamadı ama az farkla da olsa maçı kazanmayı hak eden taraftı. Neyse Hollanda kaç turnuvadır çok güzel oynayıp eleniyordu, karma devreye girdi diyelim. 


Hollanda yarı finalde Gana - Uruguay maçının galibiyle oynayacak. Bu bakımdan finale çok yakınlar. Eğer Uruguay yarı finale çıkarsa Brezilya'ya karşı çok zorlanacaktı; ama Hollanda karşısında daha rahat oynayacaktır. Yine de diğer taraftan kim gelirse gelsin, Hollanda final için daha şanslı. Maçta benim dikkatimi en çok çeken şeylerden biri ise van Marwijk'in tek oyuncu değişikliği yapması oldu. Ya gol yersem korkusuyla, ne sarı kart görürse yarı finalde oynayamayacak Robben'i ne de Sneijder'i dinlendirmeyi düşündü. Sadece zaten iyi oynamayan van Persie yerine Huntelaar'ı almakla yetindi. Umarım Hollanda 4 gün sonra yapacağı maçta bunun sıkıntısını yaşamaz. Nigel de Jong yarı finalde yok ve büyük ihtimalle yerine oynayacak olan kişi De Zeeuw olacaktır. De Jong'un yerini De Zeeuw doldurabilir mi, şüphelerim var.
Maçın adamı: "Wesley Sneijder" Hollanda kupayı kazanırsa, turnuvanın en değerli oyuncusunun kim olacağı da belli oldu. İlk golü yaratan, ikinci golü kendi atan Sneijder'i izledikçe "Real Madrid nasıl bırakır yahu bu adamı"  demekten kendimi alamıyorum. Real Madrid, şampiyonlar ligi finalinde Robben vs Sneijder'i izledikten sonra dünya kupası finalinde de Robben&Sneijder'i izlerse çok ağlayacaktır. Sneijder turnuvadaki üçüncü golünü attı. Gollerinin yanında oynadığı futbolla takımının beyni ve kilit oyuncusu olduğunu bir kez daha kanıtladı. 


Maçın hayal kırıklığı: "Felipe Melo" Halbuki maça iyi başlamıştı. Asist de yapmıştı ama Brezilya'nın maçı kaybetmesine neden olan adam oldu. Her oyuncu hata yapabilir tabi, ama onu maçın hayal kırıklığı yapan hareket Robben'in bacağına bilerek ve isteyerek dana gibi basmasıydı. Bir maçta kendi kalene gol attıktan sonra, bir de takımını 10 kişi bırakırsan, tepki görmeyi hak ediyorsun demektir. Çok kötü oynayan, vurduğu her frikik 7589 metre farkla auta giden, hiçbir varlık gösteremeyen (ona olan sevgimi öğütüyor resmen) van Persie'den bile kötü oynadı ki gerçekten kolay iş değil van Persie bu kadar kötü oynuyorken.


Maçın seyir zevki: "4/10" Spiker on saniyede bir tarihe tanıklık ediyoruz demese belki de biraz daha yüksek olacaktı maçın seyir zevki ama "neresi efsane maç lan bunun" deyip deyip durdum spiker "inanılmaz bir maç" dedikçe. Bence Almanya - İngiltere maçının tırnağı olamazdı bu maç. Zaten kazanan takımın gollerine bakarak anlayabiliriz. Biri korner, diğeri kendi kalesine. Ayrıca son dakikada Hollanda'nın 3'e1 de inanılmaz bir lakayıtlık örneği gösterdiği pozisyon, zaten benim için zevkli geçmeyen maçta beni daha da sinirlendirdi.

2 yorum:

  1. "Ya da "Allah'ım Brezilya eleniyor mu ne? İnanamıyorum, gözlerime inanamıyorum"luk bir durum da yok. Yeni Zelanda- Brezilya maçı değil ki inanamıyorsun gözlerine."

    tamam maç esnasında bu tahmini yapmış olabilirim, abi brezilya eleniyor diye adam böyle demiş olabilir diye mesaj attım sana tamam.
    ama brezilya görüğüm kadarıyla genelin favorisiydi -ben dahil- ikinci yarı o kadar kitleneceklerini ve felipe melo'nun fifadaki 82'lik overall unu sahaya yansıtamaması'nı (!) (paranteziçindeünlem kullandım alican bak seni ne kadar önemsiyorum) çoğu noob taraftar tahmin etmiyordu. ha hollanda zaten milli takımların liverpool'udur, her şekilde geçsinler finale kadar çıksınlar isteriz tabi (cCc Üşüyoruz Cruyff Reis cCc) de vaziyet şaşırtıcıydı biraz, goller falan da bi garipti. ha tarihe tanıklık ettiğimi hissettim mi, tabiki de o kadarı ekstra abartıya giriyordu, abartmalar yanlış.

    ben abartmanda oturuyorum. öpütm.

    YanıtlaSil
  2. şaka maka yıllarca hollanda milli takımını çok sevdik. ben kaleciyken van der sar hayranıydım herkes barthez toldo falan derken. yıllarca iyi oynayıp elendi. şimdi de iğrenç bir turnuva takımı gibi oynayıp şampiyon oluyor. dıt dıt dırı dırı dıt dıt (ezel müziği)

    fotomaç manşeti: b"REZİL"ya
    (yapmak zorundaydım artık)

    YanıtlaSil