3 Ekim 2010 Pazar

İlginç İlginç İşler



Keşke daha insani bir saatte yazsaydım. Böylece yazının yarısında "uykum geldi lan şu cümleyi de bağlayayım da yatayım" deme riskim azalırdı. Bahsetmek istediğim konuya girmeden önce bir not düşmem lazım. Böyle "dıdırıtdıtdıtdıtdıt i lov yu" diye çocuk telefonu müziği olur ya. Galiba bizim yan komşunun çocuğu öyle bir oyuncak telefonu bahçeye atmış. Alet de takılmış. Tam 9 saattir tekrar ediyor. İnanamıyorum pilinin bitmemesine. Bildiğimiz kafayı yiyeceğim. Neyse böyle şeylere kafamı yormayayım.

Şöyle boyumdan büyük bir laf ederek gireyim konuya ki dikkat çeksin. "Hayatımızın akışını alışkanlıklarımız belirliyor. Tabi alışkanlıkların iyisi var kötüsü var. Kitap okuma, alkol, sigara, diş fırçalama... Mesela dişini fırçalamadan yatamama alışkanlığı iyi bir şey, di mi? Değil işte. Arkadaşına gittin, orada kalacaksın. Yanında diş fırçan yok. Olmuş gece 2, eczane falan hak getire. Mecbur yatacaksın. Ama "dişimi fırçalamadan rahat uyuyamıyorum" insanıysan bu alışkanlık sorun teşkil eder. Gelmek istediğim yer, alışkanlıklarımız bizim zayıf noktalarımızdır. Aman diyim. Benim bir aforizmam var ilk ve tek aforizmam hatta ( umarım başkası daha önce söylememiştir ) "Her insan statükocudur." diye. Alışkanlıklarımızın zayıf noktalarımız olması ve onlardan vazgeçmemizin imkansıza yakın oluşu zaten her insanın statükocu olmasının sebebi.

İşin başka bir boyutu, alışkanlıkların bazen yabancılaşmaya bazen basitleşmeye sebep olması. Şöyle örnekleyeyim. İlkokulların tamamında her sabah andımız okunuyor. Tolga söylemişti geçenlerde. "Abi Türk-üm, doğru-y-um, çalışkan-ım, ilk-em, gibi geliyordu bana." demişti. Bana da öyle gelirdi açıkçası. Senede 200 gün okul var desek. Bir öğrenci hayatının %20'sini doldurmadan 1600 kere andımız okumuş oluyor. O 1600'ün de ya birinde ya ikisinde "lan biz her sabah ne okuyoruz böyle dur bir dikkat edeyim, özümseyeyim şu her sabah söylediğim şeyin ne anlama geldiğini" diyordur. Daha fazla da demesin zaten. Manyak olur çünkü. İstiklal Marşı'da aynı şekilde. Milli maçlardan önce güzel, özel günlerde güzel, ama şimdi Galatasaray'la Bucaspor oynamadan önce niye İstiklal Marşı var diye soruyor insan kendine. Ya da üniversiteye kadar her pazartesi-cuma İstiklal Marşı okunuyor? İstiklal Marşı'nı basitleştirmiş oluyoruz bence sadece. Andımız-İstiklal Marşı her sabah kalkınca çişini yapmakla neden aynı kefeye konuyor, anlayabilmiş değilim.

Bir de toplum olarak alışkanlık haline getirmediğimiz şeyler var. İlk aklım gelen ve son zamanlarda bana en çok batan yaya geçitlerinde istisnasız hiçbir arabanın durmaması. Şimdi "ya ben landın'dayken ay pardon londra'ydı di mi türkçe'de ahah, muhabbetine girmek istemiyorum ama, kazara bir londra'ya gittim ablamın yanına. Yaya geçidine yaklaşırken arabalar zıbank diye duruyor. Hatta bir kaç kere "lan dur birden yola fırlayayım yaya geçidinden" tarzı oyunlara giriştim, baya pat diye duruyor adamlar. Biz batının ahlaksızlığını almışız arkadaş (tam olarak "uykum geldi lan dur bağlayayım" burası işte) Yok yani şaka bir tarafa millet olarak değerleri çok basitleştiriyoruz. İstiklal Marşı, andımız'dan falan bahsetmiyorum yanlış anlamayın. Atıyorum sivil toplum kuruluşunda çalışanlar için " eheh idealist gençler " eylem yapanlar için "amaan hergün eylem var zaten yaaa", %58 evet çıkınca "yaa zaten insanlar mal eheh bak Aziz Nesin söylemişti" demekten öteye geçmek lazım. En azından yaya geçidinde durmayan arabayı millet olarak özümseyip alışkanlık haline getirmememiz lazım. Ben bunu bilir bunu söylerim.

2 yorum:

  1. uzun uzun düşündüm ve bir cevap buldum:

    "parmakla diş fırçalamak"

    YanıtlaSil
  2. oh sağol can, boşuboşuna bir sürü şey yazmışım ben de salak gibi.

    YanıtlaSil