18 Haziran 2010 Cuma

Maç İzlenimleri #17: G.Afrika - Uruguay


Cavani-Forlan-Suarez... Üçünü ilk 11'de gördüğümde "ohh şenlik var" demiştim. Dünyanın en iyi forvetleri diye sıralasan ilk 20'ye kesin girecek forvetler bunlar. Ve hiçbiri hödük forvet diye tabir ettiğimiz forvetlerden değil. Geriye dönüp top alan, gerektiğinde orta sahaya yardıma gelen, gerektiğinde pas organizasyonlarını yöneten adamlar. Zaten bu forvet üçlüsünü gören herhangi bir rakip takım "birini bize verin olum siz çok güçlü oldunuz" diyebilir.

Maça 4-3-3 gibi çıktı Uruguay. Ama bu kupada birden fazla takımda gördüğümüz maç içinde taktik değişiklik, daha doğrusu taktik belirsizlik bu maçta da görülüyordu. Hücum yaparken M. Pereira sağ bekten orta sahaya doğru geçiyor, sol bek Fucile defansı üçlüyordu. Defans yaparken ise Fucile sol beke geçiyor, M. Pereira tekrar sağ beke geçiyordu. Bu anlattığıma "bu sayılmaz ki Barcelona'da da Dani Alves ileri çıktığı zaman Abidal geri de kalıp savunmayı tamamlıyor sonuçta Barcelona'da mı böyle oynuyor" diyebilirsiniz. Bence evet, öyle oynuyor. Ama Uruguay bunu sadece hücum-defans değişikliği olarak değil maç içinde taktiksel değişik olarak da uyguluyor her zaman.

İlk yarının 24. dk'sında Forlan'dan kendi klasına yakışır bir gol geldi. Defansa çarparak yükselen top çok güzel yere gitti ve takımını öne geçirdi. Oyunun devamında Uruguay üstünlüğünü sürdürüyordu; ama beklenen ikinci golü bir türlü bulamamışlardı. Uruguay'ın imdadına, benim Howard Webb ile birlikte en beğendiğim hakemlerden olan Massimo Busacca yetişti. Bence Luis Suarez, Khune'nin küçücük temasıyla, kendini Holywood yıldızı gibi yere bıraktı, İsviçreli hakem de bunu yedi. Penaltıyı verdi, Khune'ye de normal olarak kırmızı. Türkiye'de bazı hakemlerin yaptığı gibi " yaaa karardan emin değilim penaltıyı vereyim de sarı kart çıkartayım ne olur ne olmaz" demedi en azından. Forlan penaltıyı 90'a astı ve takımını rahatlattı. Maç artık bitmişti. Vuvuzela sesleri kısılmıştı. 90+4'te Alvaro Pereira golü attı ve maç 3-0 lık Uruguay üstünlüğüyle sona erdi. Uruguay gerçekten iyi top oynadı; ama orta saha ve forvet arasındaki kalite farkı umarım Uruguay'a sorun çıkarmaz. Çünkü orta sahalarında o inanılmaz üçlüyü besleyebilecek kalitede oyuncular yok.

Maçın Adamı: "Diego Forlan" Man Utd'daki kariyeri hazırlık maçında boş kaleye kaçırdığı golle biten Uruguaylı daha sonrasında İspanya liginde kendini bulmuştu. Geçen sene gol kralı olduktan sonra bu sene de takımının Uefa Avrupa Ligi'ni kazanmasını sağlayan Forlan, milli takımda da yükselen performansını sürdürüyor. Attığı güzel golle takımını öne geçiren Forlan, "penaltı nasıl kullanılır" dersini de futbolcu olmak isteyen tüm minik kardeşlerimize vermiş oldu.

Maçın hayal kırıklığı: "Steven Pienaar" Bu çocukcağız Everton'da ne güzel oynuyor halbuki. Güney Afrika Milli Takımı'nı taşıması beklenen, Pienaar bırakın takımı taşımayı, takıma ayak bile uyduramıyor. Premier league'de iyi bir sezon geçiren Pienaar, milli takım oyuncusu - profesyonel takım oyuncusu ayrımında ikinci kategoriye giriyormuş gibi gözüküyor.

Maçın seyir zevki: 7/10 Dünya kupası kendine gelmeye başladı galiba. Maçlar daha bir keyifli geçmeye başladı. Zaten ikinci maçların ilk maçlara nazaran daha keyifli geçmesi bekleniyordu. Bu maç da öyle oldu. Uruguay, karşısında Fransa gibi çirkin bir anti-futbol takımı olmayınca ne güzel işler yaptığını göstermiş oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder