15 Haziran 2010 Salı

Maç İzlenimleri #9: Hollanda - Danimarka


İki takımın 11'lerine baktığımızda her birinde 4 olmak üzere 8 premier league oyuncusu vardı. (Heitinga, De Jong, Van Persie, Kuyt, Sorensen, Agger, Jacobsen, Bendtner) Hollanda zaten Hollanda'ydı. Elemelerde göz dolduran bir futbol oynamışlar ve kupaya favorilerden biri olarak gelmişlerdi. Danimarka ise yine elemelerde İsveç, Portekiz ve Macaristan'ın olduğu grupta birinci olarak turnuvaya katılmıştı. Kısaca maçtan önce, Danimarka'nın savunma ağırlıklı oynayacağını bilsem de, güzel oyundan ümitliydim. Hollanda dediğin güzel oynar, çeyrek finale falan çıkar sonra mükemmel oynayıp elenirdi. Herhalde onlar da bundan sıkılmış olacak ki, sahada iyi oynayan bir Hollanda yoktu. Danimarka mükemmel bir takım savunması yapıyordu. Bendtner'in ileride tuttuğu toplarla da atağa çıkarak gol arıyordu. İlk yarı da Danimarka'nın 1, Hollanda'nın 0 (sıfır) gol pozisyonu vardı. Van Persie etkisiz gözüküyordu. Van der Vaart keza öyle. Galiba Van der Vaart'ın güzelliği dillere destan karısı Sylvie Van der Vaart onu izlemeye gelmemişti. Bu da her insan evladı gibi Van der Vaart'ı ve Hollanda Milli Takımı'nın tüm elemanlarını kötü etkiledi ve ilk yarı golsüz beraberlikle sonuçlandı.

İkinci yarı henüz başlamıştı ki, ilk yarı da sahanın en iyilerinden, hatta sahanın en iyisi olan Alkmaar'lı S.Poulsen, Van Persie'nin ortasında topu kafayla uzaklaştırmaya çalışırken, top Agger'in sırtına çarptı ve Hollanda öne geçti. (Bugün FIFA tarafından golün Agger'e yazıldığı açıklandı) Böyle olunca benim de ümitlerim yeşerdi. Danimarka katı savunmadan vazgeçecek, böylece Hollanda takır takır top oynayacaktı. Yine olmadı. Van der Vaart'ın yerine oyuna giren, Hamburg'lu genç sol açık Elia, oyuna hareketlilik getirse de Hollanda onlardan beklenen futbolu oynamıyordu. Maç, 1-0 gibi riskli bir skorla devam etse de Danimarka "bizim süper savunma taktiğimiz nasıl şu aptal golle güme gitti" diye hayıflanmaktan olsa gerek gol için hiçbir şey yapmıyordu. Hollanda da bunun rahatlığıyla alan daraltarak oynuyor, kendini rahatlatacak ikinci golü arar gibi yapıyordu. Çirkin maçların ortak özelliğidir. Eğer maç çirkin olmasına rağmen birden fazla farkla bitiyorsa, o gol dakika 80'den sonra olur. Bizim kötü maçımızda da bu böyle oldu. 85'te Elia'nın hazırladığı topta, Elia'nın direkten dönen şutunu, savunmada uyuyan Kjaer'in aksine(Dünya Kupası'nda sükse yapacağını beklediğim 21 yaşındaki Palermolu), Kuyt topu çok iyi takip etti ve skoru belirleyen golü attı. İyi oynamadığı maçı 2-0 kazanan Hollanda'nın, ikinci maçta çok yüksek ihtimalle sahade olacak Robben ile çok daha iyi oynayacağını tahmin ediyorum.

Maçın adamı: "Dirk Kuyt" Hollanda'da yerine başka birini düşünemeyeceğim iki adamdan biri olan (diğeri Sneijder) Liverpool'lu, bu maçta da her zamanki gibi çok koştu, rakip savunmayla sürekli mücadele etti, yetmedi defansa döndü rakip forvetlerle mücadele etti, golcülük sezgileriyle golünü attı ve istikrarlı futboluyla sahadaki en iyi isim oldu.

Maçın hayal kırıklığı: "Van der Vaart" Gerçi demin bahsettiğim gibi karısının yokluğu bir faktör olabilir ama, Euro 2008'deki müthiş Hollanda'nın en önemli oyuncularından biri olan oyuncu, etkisiz oynadı. Van Persie'yi besleyemedi, savunma tarafında da aksadı. Yerine Elia girince, ve iyi bir performans sergileyince, Vaart'ın gösterdiği kötü performans daha da göze battı.

Maçın seyir zevki: "5/10" Hollanda'nın her hangi bir maçına 10 üzerinden 5 verebileceğimi tahmin etmezdim, ama Danimarka'nın golü yedikten sonra bile açılmayan savunmasının da etkisiyle Hollanda kendisinden beklenen bol paslı ve tempolu futbolunu sergileyemedi. Bu da maçın seyir zevkinin vasatı aşamamasına sebep oldu.




2 yorum:

  1. "sex sells"e bağladın sonunda demek. now we are talkin'

    YanıtlaSil
  2. ya bu arada en büyük favori hariç tüm takımları seyretmişken, hollanda da dahil bütün favorilerin beklenenden kötü oynamasının tesadüf olduğuna inanmıyorum. - ahmetçakar \on "fifa başkanı açıklasın, turnuvayı vuvuzela sabote ediyor." ahmetçakar \off -
    tamam televizyonu mute e alıyoruz çok anarşistiz de yani gerçekten durmadan her yönden gelen fil sesi benzeri inleme var, seyircileri boşverin, sahanın ortasındaki futbolcuları da etkiliyordur. ki insan fil sesi duyduğunda beynin ön lobundan kaynaklandığını sandığım sebeplerden dolayı korkması gerekir, neticede fil vahşi bir hayvandır, ezer geçer.
    bununla beraber vuvuzela sesi önermem doğruysa bundan etkilenmeyen tek takım almanya gibi göründü. üstün alman ırkı bir şekilde ignore etmeyi başarmış heralde. hitler haklıymış, deutschland über alles. ama dikkatinizi çektiyse almanyanın en iyi oyuncularından biri de mesut'tu. sonuç: türke durmak yaraşmaz, türk önde türk, ileri. ccc kızıl elma ccc.

    YanıtlaSil