22 Haziran 2010 Salı

Maç İzlenimleri #29: Brezilya - Fildişi Sahili

"Efes One Love Festival"da olduğum için maçın bir kısmını kaçırdım ; ama orada da maçın bir bölümünü takip edebildim. Dünya kupası, güzel maç; insan birkaç yere ekran koyar değil mi ama, insanlar bir yandan müzik dinlerken, bir yandan da maçı takip edebilsin diye. Zaten fiyat performans oranının düşük olduğunu düşünüyordum One Love'ın, Dünya Kupası ilgisizliğiyle daha da soğudum. Neyse ama the ting tings güzeldi.

Festivali bir kenara bırakıp maça dönecek olursak, ilk 25 dakikada futbol kalitesine dair hiçbir şey yoktu sahada. İki takım da, kendilerinden beklenmeyen şekilde, çok pas hatası yapıyor ve pozisyona giremiyordu. Girdiği ilk pozisyonda Luis Fabiano klasını konuşturdu ve çok güzel bir golle takımını öne geçirdi. Golden sonra oyun biraz hareketlense de, ilk yarıda başka gol olmadı.

İkinci yarıya Brezilya iyi başladı. Dakika 51'de Luis Fabiano'nun müthiş hareketlerle üç kişiyi çalımlayıp attığı gol ilk görüşte aşık olunası gözükse de, golün tekrarını izlediğimizde Fabiano'nun topu önce eliyle sonra koluyla kontrol ettiğini rahatça gördük. Yine de çok estetik bir gol olduğunu kabul etmek lazım. Brezilya artık rahatlamıştı. Bu rahatlıkla çok rahat top çeviriyorlar ve oyundaki üstünlüklerini sürdürüyorlardı. Zaten dakika 62'de Elano takımının üçüncü, kendisinin turnuvadaki ikinci golünü kaydedip, Sambacıları tamamen rahatlatıyordu. Drogba attığı golle farkı ikiye indirip takımını ümitlendirse de kalan dakikalarda başka gol olmadı ve Brezilya gruptan çıkmayı garantiledi. Fildişi'nin gruptan çıkması ise mucizelere kaldı.

Maçın Adamı: "Kaka" Brezilya-Kore maçının hayal kırıklığı, bu maçta toparlanmışa benziyordu. İlk ve son golün asistini yapan Kaka, iyi oynadığında bir takımı tek başına taşıyabilecek kapasitede bir futbolcu olduğunu bir kez daha kanıtladı. Son dakikalarda Keita yüzünden haksızca atıldı, ama takım 2.tura çıkmayı garantilediği için Kaka'nın yokluğu Brezilya adına sorun yaratmayacaktır.

Maçın hayal kırıklığı: "Kader Keita" Genelde sadece performans üzerinden değerlendiririm maçın hayal kırıklığını ama, Keita'nın Kaka'yı oyundan attırmak için yaptığı şey bence ahlaksızlıktı. Galatasaray'da da böyle şeyler yaptığında çok kızdığım bir futbolcu olan ve bence zaten bu konularda sabıkalı olan Keita, güzel oyuna leke sürdü ve hayal kırıklığı yarattı.

Maçın seyir zevki: "7/10" Turnuvanın en zevkli maçı olmaya aday maçlar sıralamasında en üstlerde olan maç, beklentileri tam olarak karşılayamasa da gayet keyifliydi. Her iki tarafın da çok iyi oynayacağı tahmin edilen maçta, Brezilya futbol adına üzerine düşen görevi yaptı, ama Fildişi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Maçın gollü geçmesi de seyir zevkini arttıran faktörlerin başındaydı.

4 yorum:

  1. arkadaşım estetik gol demişsin ama bu oyun futbol.

    ben gerçekten anlamıyorum topu aynı pozisyonda 2 kere eliyle kontrol eden bir adamın golüne estetik denmesini. maç çok dengeli giderken fabiano 100 kere vursa biri o şekilde kaleye girecek bir şutla öne geçtiler, tamam güzel gol, zaten gol şans değil, o şekilde olması şans, animasyon diyelim fifa 10 hesabı. ama 2. golde insan utanır yahu.

    keita galatasaray'dan gitsin istiyordum lig bittiğinden beri, konuşmalarda da "fenerbahçe maçlarında yaptığı gereksiz hareketler"in bu isteğimde etkisi olduğunu söylüyordum. "keita bu hareketleri her maç yapmıyor ki" ya da "adama kapak atıyorlar biraz abartıyor da yani nedir ki?" falan diyen insanlarla karşılaştım.
    evet keita bu hareketleri her maçta yapmıyor, ama zaten sorun da bu. bu tip aldatmaya yönelik hareketleri yaptığı maçların ortak özelliği çaresiz kalması. fenerbahçe maçlarında kendisini çok iyi marke eden, gerekirse boynuna sarılacak roberto carlos, vederson gibi adamlar vardı. o da böyle durumlarda rakibiyle oyun kuralları içinde mücadele etmeyi bırakıyor, hemen rakibini başka bir şekilde oyundan düşürmeye çalışıyordu. portekiz maçında girdiğinde oyuna renk gelmişti ama, brezilya maçında renk getiremediği gibi, zerre sevmememe rağmen kaka'yı haksızca oyundan ihraç ettirdi.

    bununla beraber o eriksson denen bataklık mandasına da bir çift lafım var. dokunma zencilerime, dokunma memesi büyüklerime.

    maçın hayal kırıklığı da kalou olmalıydı, hatta turnuvanın şu ana kadarki en büyük hayal kırıklığı olabilir. sebebi de, zaten yandan yemiş ölüm grubunun 2. kalite takımında bile olsa sol kanadı "ben chelsea'liyim" özgüveni bile olmadan kilitledi. hiçbir topu olumlu kullanamadı, ve "ben yanlış bir seçimim" diye bağırmasına rağmen o eriksson denen scala kılıklı herif dakikalarca keita'yı oyuna almadı, hoş keita'yı alınca ne yaptığını da gördük. ama denenmesi gerektiği portekiz maçından belli olan bir değişiklikti.

    yani, fildişi'ne yazık oldu, tüm mücadeleleri dana gibi ittirerek kazanan drogba gibi sezonun en formda forvetlerinden birine sahipken adamın kolu kırıldı, bu da fiziğini kullanmasını engelledi. dün ilk 2 gol farklı sebeplerden dolayı inanılmazdı, başlarına gelmemeliydi. portekiz desen, 60'a kadar mantıklı bir farklı kazanırken 7'lik etti, "Fild işi zora soktu" falan gibi bir manşetle gelebilirdim. ama keita'ya kıl olduğum için eşsiz şarkılarımızdan gittim biraz:

    Kader'imin Oyunu - Gülümse Kader'ine - Kahpe Kader Ağlarını Ördü - Kader Utansın

    not: Fildişi'liyim

    YanıtlaSil
  2. haklısın saygı değer okur, şimdi yazının o kısmına bir kez daha baktım, elle kolla atılan golü meşrulaştırmışım gibi olmuş biraz ama gibi olmuş yani öyle düşünmüyorum yoksa. Kalou konusunda da haklısın; ama gıcık oldum Keita'ya o yüzden böyle bir "şerefsiz ahlaksız seni" tarzında bir şeyler yazmak istedim. Eriksson'a ben de baya kılım, ingiltere'den de kıldım zati. Gerçi kıldım diyorum da yerine Capello'yu getirdiler yine aynı İngiltere yine aynı İngiltere.

    Çok güzel yazı olmuş saygı değer yorumcu, hatta yazının kendisinden bile güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  3. yok canım bu işin türkiye'deki duayenlerinden birinin blogunda biz amatör kalırız, tutunamayız, yok olur gideriz. keep up the good work. ccc vinidipoh ccc.

    YanıtlaSil
  4. fild işi zora soktu mu ahaha. teraziye tıkladım.

    bu arada fildişi'ne yazık oldu da, sonuçta büyük takımları büyük takım yapan nedir? mentalite, oyuncuların özgüveni, oyuna hakim olurken "olm lan top dolaştırıyoruz" heyecanına kapılmamak falan heralde. bunları yakalayamadı fildişilifutbolcular, fildişi'nin kadrosu drogba dışında da kaliteli zaten, eğer "2000 yılı uefa şampiyonu kadro" tipi motivasyonu yakalasalar kendilerinden beklenen sürprizi gerçekleştirebilirlerdi. bu da o bataklık mandasının suçudur tabi.

    fabiano'nun inanılmaz golü, ikinci goldeki ilk elle müdahalenin hakemin göremeyeceği açıdan olması, rivaldo'nun hakan ünsal'ın topunda kendini yere atması, ronaldo nun burunla vuracağı 20030 toptan sadece birinin o kadar düzgün gidebileceği gibi etmenler futbolu futbol yapıyor allah kahretsin.

    YanıtlaSil